Üniversitemiz İnsan ve
Toplum Bilimleri Fakültesi, Eğitim Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından,
Ahilik Haftası münasebetiyle “Ahi Evran Veli ve Ahiliğin Türk Dünyasına
Etkileri” konulu konferans düzenlendi. Doç. Dr. Kayhan Atik’in konuşmacı olarak
yer aldığı konferansa akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz
katıldı. Ahilik ve Ahi Evran hakkında dinleyenlere bilgi veren Doç. Dr. Kayhan
Atik, “Ahilik; 13. yüzyılda belirgin olarak ortaya çıkan, 20. yüzyıla kadar
varlığını koruyan, başlangıçta sadece Anadolu topraklarında daha sonraları ise
Osmanlı Devleti’nin hemen ve her tarafına yayılan siyasi, sosyal, iktisadi,
dini ve ahlaki bir kurumdur. Ahiliğin kökeni hakkında iki ayrı görüş vardır.
Bunlardan birisi, Ahiliğin Arap-İran kökenli Fütüvvet kurumundan geldiği
görüşü, diğeri ise Fütüvvet teşkilatından tamamen ayrı Türklere ait bir kurum
olduğu tezidir. Anadolu’da Ahiliğin ortaya çıkması ise şöyle gelişmiştir:
Bilindiği gibi Türkler 11. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu’ya
yayılmaya başlamış, özellikle 1071 yılında Bizanslılarla yapılan Malazgirt
Meydan Savaşı’nı kazandıktan sonra tamamen Anadolu’nun içlerine girmişlerdir.
Büyük çoğunluğu göçebe olan Selçuklu Türkleri yavaş yavaş köylere, kasaba ve
şehirlere yerleşmişlerdir. Fakat şehirlerde sanat ve ticaret uzun yıllar Türk
ve Müslüman olmayan yerli halkın elindeydi. Bu durum böyle devam ederken
Moğollar, Türkler için tehlikeli bir unsur olmaya başlamış; Buhara, Semerkant
ve Taşkent gibi Türk şehirlerini yerle bir ederek halkı kılıçtan geçirmişlerdi.
Bu insan kıyımından kaçanların bir kısmı İran’da kalırken büyük bir kısmı ise
Anadolu’ya girdi. Anadolu’ya gelenlerin çoğunluğu Harzem bölgesinin şehir ve
kasabalarının esnaf ve sanatkarlarıydı. Doğudan gelen sanatkâr ve tüccar
Türklerin, yerli tüccar ve sanatkârlar karşısında ayakta kalabilmeleri ve
onlarla yarışabilmeleri ancak aralarında bir örgüt kurarak, dayanışma
sağlamalarıyla mümkün olabilirdi. Şüphesiz ki, Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi
Evran’dır. Ahi Evran, kurmuş olduğu Ahilik teşkilatı ile sosyal, iktisadî ve
siyasî hayatımızı etkileyen; Anadolu’nun vatanlaşmasında ve Osmanlı Devleti’nin
kuruluşunda büyük rol oynayan, Türk-İslâm tarihinin önemli şahsiyetlerindendir.
Ahi Evran, kaynağını Yesi’den alan kutlu bir davanın gönül erleri ile bu
toprakları vatan yapmanın, Türk ve Müslüman yapmanın öncülüğünü üstlenmiştir.
Özellikle yeni kurulan Ahilik sistemi ile Anadolu’ya göç eden Türkmenlere hem
aş hem iş vermiş, onları tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir
meslek sahibi üretici insan hâline getirmiştir. Böylece Anadolu’nun iktisadi
kalkınmasına ve imar edilmesine öncülük etmiştir. Ahi Evran, 32 çeşit esnafı
teşkilatlandırmış; Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün
esnaflar Türk-İslâm medeniyetinin zirve kuruluşu Ahilik teşkilatının merkezi
Kırşehir olduğu için buradan icazetname almışlardır.” dedi. Ahiliğin; Türklerin
sosyal, siyasal, ekonomik katkılarına ve gücüne değinen Doç. Dr. Kayhan Atik,
“Ahi teşkilatları, esnaf ve tüccarların düzen güven ve dayanışma içinde
çalışmalarını sağlayarak Türk ekonomisine ve sosyal hayatına büyük yardımları
olduğu gibi her zaman devletin yanında milli birlik ve beraberliğimizi
sağlamışlardır. Anadolu Selçukluları, beylikler ve Osmanlı devleti zamanında
siyasi buhranlar sırasında bir bölgede hükümdarın veya beyin herhangi bir
nedenle yönetimden uzak bulunduğu zamanlarda yönetim boşluğunu doldurmuşlardır.
Aynı zamanda, hükümdar veya bey gibi toplumda etkili olmuşlardır. Ahilik
teşkilatı genel olarak Anadolu ve İran’da ticaretin gelişmesine vesile
olmuştur. Ahiler yerleştikleri yerlere sadece zaviye değil, imkanları ölçüsünde
mescit, cami, medrese yaparak, hem eğitim ve öğretime katkıda bulunmuş, hem de
şehrin gelişmesine ve imarına yardımcı olmuşlardır. Ayrıca, bu faaliyetleri ile
bulundukları şehrin veya kendilerinin mağdur ettikleri şehrin sosyal ve
kültürel hayatının gelişmesine katkı bulunmuşlardır. Şehir ve kasabadaki esnaf
ve sanatkâr grupları için çarşılar, uzun çarşılar, kapalı çarşılar kurulmuş
çeşitli esnaf birliklerinin de kurulmasıyla şehrin gelişimine katkı
sağlanmıştır. Türk-İslam medeniyetine, Ahilik teşkilâtının katkılarını
değerlendirdiğimizde Ahilik, teşkilatlı ve organize bir güç olarak
medeniyetimizin Anadolu’da mayalanmasında etkili olmuş, İslami inanç ve
uygulamaları ile Türklerin Orta-Asya’dan getirdikleri özellikleri Anadolu
coğrafyasında sentezleyerek yeni bir medeniyet hareketi olarak ortaya
çıkmasında temel dinamik olmuştur.” diye konuştu. Ahilik uygulamasının
günümüzde de devam etmesi gerektiğini ifade eden ve bu konuda önerilerde
bulunan Doç. Dr. Kayhan Atik, “Ahilik kutlamaları yapılıyor ama bunu artık
hayata geçirmemiz gerekir. Ahilik sitemine girmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Yani sadece kutlamalarda kalmamalı, uygulamaya da geçilmelidir. UNESCO, 2021
yılını ‘Hacı Bektaşi Veli ve Ahi Evran-ı Veli Yılı’ ilan etmiştir. Ahi Evran
Üniversitesinde okutulan ‘Ahilik ve İş Ahlakı’ dersi bütün bölümlerde zorunlu
ders olarak konmuştur. Belki üniversitelerimize ve liselerimize de aynı ders
konabilir, diye temenni ediyorum.” şeklinde konuştu.
Konferans, Doç. Dr.
Kayhan Atik’in, öğrencilerin sorularını cevaplaması ile sona erdi.